Prescouter

9 DISRUPTIVE TECHNOLOGIES CHANGING THE WORLD

Prescouter 2010 yılında Amerika’nın Illinois eyaletinde bulunan ve kuzeybatıda yer alan dört üniversitenin yüksek lisans ve doktora öğrencileri tarafından kurulmuş bir şirkettir. Prescouter tarafından 2015 de yayınlanan rapor “Değişen Dünyada 9 Çarpıcı Teknoloji” başlığını taşımaktadır. Yayınlanan raporda modern toplumların son 25 yılda yeni ve çarpıcı teknolojilerin ortaya çıkmasıyla birlikte birçok dönüşüme maruz kaldığı belirtilmektedir. Özelikle internet ve kişisel bilgisayarların birleşmesi sonucu bilgiye erişimin oldukça kolaylaştığı ve bireylerin iletişim ağının geliştiği ifade edilmektedir. Bahsi geçen teknoloji trendini takip eden ve dahası bu trende ön ayak olan bilgisayar şirketlerinin, yazılım firmalarının gelirlerini inanılmaz rakamlara yükselttiği, aksi bir seyir izleyerek bu trendi takip etmeyen, teknolojiye ayak uyduramayan şirketlerin (Amerikan Posta Servisi, Britanica Ansiklopedileri gibi..) ise değişimle baş edemediği, piyasa oranlarını kaybettiği ve hızlı bir şekilde piyasadan silindiği vurgulanmaktadır.

Raporda bugünden geçmişe bakıldığında değişen teknolojileri tanımlamanın ve bu teknolojilere adaptasyonda başarısız olan şirketlerin stratejilerini eleştirmenin kolay olduğu fakat yine de çarpıcı teknolojilerin gerçek amacını süreç ilerlerken tahmin etmek oldukça zor bir işlem olarak görülmektedir. Kurumsal Arge departmanlarının yerel üniversitelerle ilişkiler geliştirebileceği söylenirken küreselleşmenin, inovasyonun Avrupa, Asya veya dünyanın herhangi bir yerindeki araştırma laboratuvardan yükseldiğini gösterdiği belirtilmiştir.

Prescouter, raporun başlığında da yer alan ve çarpıcı teknoloji olarak ifade ettiği teknolojileri tanımlamak için 500’den fazla akademisyenin aktif bir şekilde çalıştığı, yedi kıtanın beşinde yer alan ve ileri araştırmalar yapan networkü ile bu çalışmayı gerçekleştiğini aktarmıştır. Bu rapor kapsamında yürütülen çalışmalar için hem üniversitelerde hem de üniversite dışında birçok araştırma yapılarak geliştirilmekte olan binlerce teknolojinin incelendiği dile getirilmiştir Akademisyenler inceledikleri teknolojiler arasından yakın dönemde kurulan iş modellerini geçersiz kılacak ve yeni teknolojilerle değişimi getirecek en muhtemel dokuz teknolojiyi dört temel kriter izleyerek belirlediklerini aktarmış ve izlenen dört temel kriterin; ekonomik başarı sinyalleri, disiplinlerarası etki, yakın dönem sonuçlar ve devrimci potansiyel olduğunu ifade etmişlerdir. Bahsedilen kriterler izlenerek belirlenen 9 teknolojinin, 2025 dünya global piyasasına etki edecek potansiyel güçlerine göre seçildiği ifade edilmiştir. Seçilen dokuz teknoloji; büyük veri, otomasyon-yapay zekâ, nesnelerin interneti, mikro-elektro-mekanik sistemler, nanomateryaller, biyoteknoloji, terahertz görüntüleme, ileri enerji depolama ve üretme teknolojisi ve 3D baskı başlıklarında yer almaktadır.

Büyük Veri

Prescouter 2015 raporu, insanoğlunun sadece iki yıl içerisinde 67,5 milyar dvd yi dolduracak kadar büyük bilgiye sahip olduğunu ve bu kadar büyük bilginin bireysel olarak üretildiğini söylemektedir. Büyük verinin özellikle mobil teknolojiler ile giyilebilir teknolojilerin hızlı gelişimine bağlı olarak ortaya çıktığı belirtilmektedir. Bu gelişmelerde en önemli faktör olarak ise bahsedilen teknolojilerdeki ilerlemeler sayesinde depolama maliyetlerinin düşmesi gösterilmektedir. Depolama maliyetlerinin düşüsüyle birlikte büyük verinin, daha akılcı ve hızlı metotlarla analiz edilmeye başlandığı ve bu sayede şirketlere üretim ve gelişim sürecinde güvenilirlik ve etkililik parametreleri üzerinden fayda sağladığı dile getirilmektedir. Raporda özellikle büyük verinin; reklamcılık, müşteri hizmetleri ve sağlık hizmetleri alanlarında ön planda kullanıldığı belirtilerek büyük veri teknolojisi piyasasının 2017 yılında 50 milyar dolarlık bir piyasaya ulaşacağı bilgisi aktarılmaktadır.

Otomasyon – Yapay Zekâ

Yapay zekâ teknolojisi uzun zamandır robotlarla özdeşleştirilen, tüketim malları piyasasına çaprazlama girmiş ve bugün yaklaşık 20,5 milyar dolarlık bir piyasaya sahip bir teknoloji olarak ifade edilmektedir. Otomasyon ise özellikle tüketici tercihlerini anlamada ön plana çıkarılmaktadır. Hem bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler hem de akıllı telefonların yaygınlaşması ile birlikte bu teknolojilerin bireysel tercihleri anlama ve öngörmede büyük gelişmelere yol açacağı vurgulanmaktadır.

Nesnelerin İnterneti

Raporda internetin, kişisel bilgisayarlar için önemli faydalar sağladığı belirtilirken milyonlarca cihazın internet bağlantısının bulunmadığı dolayısıyla masraflı ve bir hayli zaman alan kontrol, bakım ve onarım ihtiyacının var olduğu ifade edilmektedir. Endüstriyel internet teknolojilerinin düşük güç ağları kurarak “çevrimiçi” durumda tüm bu sorunları ortadan kaldırabileceği, dahası başarısızlıkları uzaktan kontrol ederek engelleyebileceği ortaya konmaktadır. Raporda bu teknolojiyle birlikte 2022 yılına kadar 50 milyardan fazla nesnenin birbiriyle bağlantılı hale geleceği belirtilmektedir. Ayrıca bu teknolojinin, yapay zekâdaki gelişmelerle birleştiğinde üretim hatlarını meydana getireceği ve küresel ekonomiye 2 trilyon dolar katkı sağlayacak akıllı fabrikalar yaratacağı söylenmektedir.

Mikro- Elektro-Mekanik Sistemler (MEMs)

Algılayıcılar ve aktüatörler, fiziksel ve digital dünya arasında bilgiyi aktaran kritik cihazlar olarak sunulmaktadır. Eskiden oldukça büyük, ağır işleyen ve başarısızlığa yatkın olan bu cihazların minyatürize teknolojisindeki gelişmeler sonucunda mikro ölçeğe indirgenebildiği ve birçok cihazın küçük bir çipte toplanabilir hale geldiği ifade edilmektedir. Mikro-elektro-mekanik sistemlerin insan sağlığı ve endüstriyel diagnostik alanlarında devrimsel nitelikte gelişmeler yarattığı ve hali hazırda kinestetik, dokunma veya temas teknolojisini içeren haptic kontrol teknolojisinde gelişmeler yaratmaya hazır olduğu aktarılmaktadır. Bugün 12 milyar dolarlık piyasaya sahip olduğu söylenen MEMs’in yıllık % 20’ yi geçen oran ile büyüme sergilediği ortaya konmaktadır.

Nanomateryaller

Her toplumsal aşamanın ve her dönemde yaşanılan toplumsal gelişmelerin insanoğlunun kullandığı materyallerle tanımlandığı belirtilen raporda, geçmişteki yeni teknolojilere benzer şekilde bugün nanoteknolojinin var olan mevcut teknolojileri değiştirebilecek ve imkânsız fikirleri gerçeğe dönüştürebilecek potansiyele sahip malzemelerden yeni bir sınıf yarattığı ifade edilmektedir. Bir boyutunun büyüklüğü en az 1’den 100 nanometreye kadar olan maddeler olarak tanımlanan nanomateryaller güçleri, iletkenlikleri ve termoelektrik özellikleri ile bir mühendislik olarak algılanmaktadır. Raporda yer alan sektörel değerlendirme ise 2002 ile 2011 yılları arasında yaklaşık  10 kez yükselme grafiği izlediği ve nanomateryal piyasasının ilgi çekici birçok uygulamayla birlikte gittikçe büyüyen ve 25 milyar dolar maddi değere ulaşmış önemli bir sektör olduğu açık bir şekilde dile getirilmiştir.

Biyoteknoloji

Yeni ürünler ya da teknolojik uygulamalar elde etmek için canlı varlıkların ve biyolojik sistemlerin kullanılması olarak ifade edilen biyoteknolojinin tarımdan sağlığa birçok farklı alanda yer aldığı ifade edilmektedir. Artan dünya nüfusuyla birlikte ortaya çıkan ve en kalıcı sorunlardan biri olan beslenme problemi karşısında ihtiyaç duyulan besinlerin ve diğer üretilebilir ihtiyaçların biyoteknoloji yoluyla temin edilebileceği, dolayısıyla insanoğlunun devamlılığı adına önem arz ettiği dile getirilmektedir. Biyoteknoloji alanında yapılan birçok araştırmanın genetik mühendisliği teknikleri ile bitkisel ve hayvansal verimliliği iyileştirme konularında yoğunlaştığı vurgulanmaktadır. Ayrıca biyoteknoloji sayesinde genetiği değiştirilmiş ürün arazilerinin yüksek oranlara ulaştığı ve yerli mahsulün yıllık 80 milyar doları aştığı belirtilmektedir.

Terahertz Görüntüleme

Algılama paradigmasının insan vücudunun genellikle bilgi edinme yolu olarak yansıtıldığı ifade edilen raporda, terahertz görüntülemenin, alıcı kapasitesini insan vücudunun da ötesine taşıyarak ilerleme gösterdiği kaydedilmektedir. Elektromanyetik dalgalarla birlikte kullanılan terahertz ışınlarının yapıların içine girebildiğine,  bu yapılar içerisinde var olan bilgileri toplayabildiğine dikkat çekilmektedir. Bu teknolojiye dayanan sensörlerin günümüzde yavaş yavaş kullanılmaya başlandığı belirtilen raporda örnek olarak sürücüsüz araba teknolojisi verilmektedir. 2016 yılında 217 milyon dolar olan piyasanın büyüme göstererek 2021 yılında 570 milyon dolara ulaşacağı öngörülmektedir.

İleri Enerji Depolama ve Üretme

Dünya nüfusu arttıkça enerji ihtiyacının daha çok artacağı ifade edilirken ortaya çıkan enerji ihtiyacı talebinin ise iklim değişikliğinin zararlarını azaltmaya yönelik olarak tasarlanmış yeni düzenlemelerle birleştirildiği dile getirilmektedir. Raporda sadece pil teknolojisinde yaşanan gelişmelerin bile ekonomide 415 milyar dolardan fazla etki yarattığı aktarılmaktadır. Yenilenebilir enerji ve geleneksel ve alternatif enerji kaynaklarının öneminin vurgulandığı raporda 2025 yılı itibariyle yenilenebilir enerjinin 275 milyar dolarlık ekonomik etki yaratacağının tahmin edildiği belirtilmektedir.

3D Baskı

Hızlı prototip üretimin yıllardır var olduğu ifade edilen raporda, 3D baskı teknolojisinde gerçekleşen ilerlemelerin, gelişmekte olan bu teknoloji alanının potansiyelini ve kapsamını önemli ölçüde değiştirdiği aktarılmaktadır. Ticari 3D yazıcıların bu değişimi, maliyetlerde önemli ölçüde azalma sağlayarak ve basılı malzeme kalitesini artırarak gerçekleştirdiği söylenmektedir. Bugün 3.1 milyar dolarlık var olan 3D endüstrisinin yıllık %35 oranında büyüme seyri gösterdiği ifade edilmektedir. Yakın gelecekte büyük şirketlerin %98’inin küçük şirketlerinse %85’inin bu teknolojiye adapte olmayı planladığı öngörülmektedir.

9 disruptive technologies changing the world​ raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Sibel Baysallar

 

 

Menüyü Kapat